30 Kasım 2015 Pazartesi

Out My Window - Gail Albert Halaban

Gail Albert Halaban'ın New York ve Paris'te gerçekleşen; sonrasında sergiye ve kitaba dönüştürülen projesi 'Out My Window', İstanbul ayağında bir kez daha komşu olmalarına rağmen daha önce hiç tanışmamış insanları bir araya getiriyor.


 
Çağdaş sanat fotoğrafçısı Gail Albert Halaban'ın büyük ses getiren projesi 20 Kasım - 12 Aralık tarihleri arasında İstanbul'74'te sergileniyor. Projenin fotoğraf çekimleri ise İstanbul'74 tarafından Eylül ayında gerçekleşti.
 

 
 Halaban, projesinde metropollerin en büyük sorunlarından biri olan yabancılaşmaya gönderme yapıyor. Fiziksel olarak birbirlerine çok yakın mekanlarda yaşıyor veya çalışıyor olmalarına rağmen bireylerin komşularıyla olan kopuk ilişkilerini gündeme getirirken, bir nevi şehirli insanın yalnızlığını resmediyor.



Sanatçı, projeye dahil olan katılımcılardan karşı komşularının yerine geçmelerini isteyerek; birbirleriyle ve yaşadıkları yerle olan ilişkilerini dönüştürmeye davet ediyor.
 

                                    
İlk bakışta fotoğraflar davetsizce girilmiş bir alanı yansıtıyor gibi görünse de; aslında fotoğraflananlar sanatçı ile işbirliğine giriyor ve hayat içinde oynadıkları role uygun olarak poz veriyorlar. Tüm fotoğrafların özel bir ışık tasarımıyla hazırlandığı projede, tamamıyla şehre özgü ve ortak bir deneyim yaşanıyor. Bu deneyim, aslında bireyin komşusu ile ne kadar farklı görülse de derinlerde bir yerde aynı olma haline işaret ediyor.
 
 
 
 
 
"Her zaman aynı pencerelerden bakan bir şehir dolusu yabancıyız. Komşularımızla arkadaş olduğumuzu zannediyoruz ama çoğunlukla hiç tanışmıyoruz bile.'Out My Window' projesi, bu pencereler arasına bir köprü kuruyor ve bu yabancıların hayatlarını birleştiriyor." Gail Albert Halaban


İstanbul'74
Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Cad. No.9 Kat.2 Neşe Apt. Beyoğlu - İstanbul
0212 244 29 94

23 Kasım 2015 Pazartesi

İstanbul Kahve Festivali - 2015

Biliyorum uzunca bir süredir yeni postlar için verdiğim sözleri tutamamıştım. Bunun sebebi o sıralar yoğun bir okul temposunun içinde olmam ve ardarda gelen etkinliklerdi. 
 
İstanbul Kahve Festivali de bunlardan biriydi. Bu yıl 22-25 Ekim tarihleri arasında Haydarpaşa Garı'nda gerçekleşen festival yine epey ilgi gördü.
 
 Benim için kahvenin ne denli büyük bir tutku olduğunu bir çoğunuz biliyordur. Son yıllarda gerçekten bir gün bile içmesem -ki bu pek mümkün olmuyor- eksikliğini hissettiğim, günün en keyifli kısmı benim için. Her ne kadar çok sevsem de kahve konusunda yeniliklere pek açık değilim. Sert kahvelerle aram yoktur. Bu yüzdendir ki türk kahvesinin haricinde beni ya latte ya da cappuccino içerken görürsünüz. Yani süt ağırlıklı kahveler her zaman favorimdir. Kahve festivaline gidince de bu geleneğimi bozmadım. Denediğim ürünler de hep bu yönde oldu. Çeşitli markaların türk kahvelerini de denedim fakat yine de alışkanlıktan mıdır bilmem Kurukahveci Mehmet Efendi'den daha iyisine rastlamadım.


 
Pernigotti'nin bu çikolataları da festivalden sonra aklımda kalanlardan. Sütlü olanına bayılıyorum. Bittikçe de stokluyorum.


Babylon sahnesindeki canlı performanslar tadımlara mola vermek için güzel düşünülmüş bir alternatifti.


Sahi İstanbul'un lokumları ise benim için festivalin en büyük kazancı oldu. Anlata anlata bitiremediğim bu taze kaymaklı, meyveli lokumları mutlaka denemelisiniz. Kendi yerleri Karaköy'de. Lokum sevmiyorsanız bile bayılacaksınız, garantisini veriyorum.


 
Adını çeşitli etkinliklerden duyduğumuz T-EASY'nin sütlü çayı da oldukça iyiydi. İlk deneyimime göre bende olumlu bir izlenim bıraktığını söyleyebilirim.


Evvie standına ait bu çikolatalar arasında çilekli beyaz çikolata inanılmaz lezzetliydi. Hemen bir paket kaptım.



Plus Kitchen ve Sırçacı da leziz atıştırmalıklarıyla festival katılımcıları arasındaydı.


 
Juico'nun bu etkinliğe özel kahveli karışımı bende oldukça merak uyandırsa da kafeine biraz mola vermek adına ben sarı olanı tercih ettim. Yanılmıyorsam içeriğinde limon,bal,kırmızı biber ve zerdeçal bulunuyordu.



Mom's Natural Foods'un granolaları çok lezzetliydi. Favorim ise zeytinli olanlardı.



  
Kahve duraklarımın vazgeçilmezlerinden MOC ve Petra da tabii ki ordaydı fakat sıklıkla içtiğim kahveleri festivalde tercih etmedim.



All in Cup da lattesini denemek istediklerim arasındaydı. İçimi hafifti ya da ben tek shot espresso tercih ettiğim için öyle buldum.



Festivalde kahve ve yiyeceklerin dışında t-shirtlerden seramiklere, takılardan kahve sunum ürünlerine kadar geniş yelpazeye sahip bir tasarım bölümü vardı. Birbirinden güzel bu standların arasında en sevdiklerimden Mae Zae, Lunapark ve Der-Liebling gibi isimleri görmek beni çok mutlu etti.



 
Festival oldukça kalabalıktı ve onlarca katılımcı marka vardı. Elbette hepsini fotoğraflayamadım ama birbirinden nefis atıştırmalık ve kahvelerden tatma fırsatı buldum. Tabii ayaküstü arkadaşlarımla görüşme fırsatı da. Bunların yanı sıra takip etmesi zor olsa da workshoplar ve film gösterimleri gibi bilgi edinebileceğimiz çeşitli alanlar da mevcuttu. 
 
Bende en çok iz bırakanlar, kısa notlar ile bu şekildeydi. Umarım favorilerimi sizler de deneyimlersiniz. Bu yıl yer bulamadıysanız gelecek sene biletlerinizi önceden temin etmenizi tavsiye ediyorum. Bir sonraki festivalde görüşmek üzere!

19 Kasım 2015 Perşembe

Hale Jale Bütün Mahalle

Geçtiğimiz pazartesi vize haftasını geride bırakır bırakmaz adını şu sıralar sıkça duyduğum Hale Jale Bütün Mahalle'ye gittim.

Mekan, Kadıköy'ün en işlek sokaklarından birinde bulunuyor. Sokağa girer girmez dikkat çekici dekorasyonuyla da hemen fark ediliyor. Birkaç masaya sahip, küçük bir yer fakat içindeki vintage detaylar, ışıklandırması ve leziz tatlılarıyla bile civardaki mekanlara rakip olabilir. Özellikle nostalji sevenlerin iç dizaynı bilhassa incelemesini tavsiye ediyorum çünkü gerek şık avizeleriyle gerekse duvarda asılı radyo ve ayakkabılar ile sizi keyifli bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

Bana kalırsa nefis ıslak keki ile mozaik kekini mutlaka denemelisiniz. Çalan müziklere de kulak verdiğiniz takdirde sizi keyifli anlar bekliyor olacak.

Moda ve Kadıköy ile ilgili son gelişmelerden haberdar olmak için Instagram'dan @mahallemoda hesabını takibe almayı unutmayın!

 

 




Adres: Caferağa Mah. Moda Cad. Damacı Sok. No: 3A Kadıköy / İstanbul

14 Kasım 2015 Cumartesi

Ortaköy Yetimhanesi - Fotoistanbul 2015

Festival için onarılıp yenilenerek sanatsal bir mekana dönüştürülen Ortaköy Yetimhanesi'nde usta ve genç sanatçıların, eski ve yeni fotoğrafları bir arada sergileniyor. Fotoistanbul ile yeniden yaşamaya başlayan, terk edilmiş yetimhanedeki sergileri gezenler de, duvarlara kendi çektikleri fotoğrafları asabiliyorlar.


Festivalin teması "Başka Hayatlar". Bu yıl festivalde 47 sergiyi konuk ediyorlar. Beşiktaş'ın meydanlarında özel olarak inşa edilmiş adacıkların yanı sıra tarihi yetimhanede başkalarının dünyayı nasıl deneyimlediğini görüyoruz.



Yetimhanenin hikayesine gelecek olursak; bu eski bina Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bir Ermeni okuluymuş. Savaştan sonra Musevi Cemaati bu okulu yetimler için satın almış. Musevi Yetimhanesi 1926'dan bu yana 146 çocuğu barındırmış. Okulda merkezi ısıtma sistemi, soğuk ve sıcak banyolar, kız ve erkek yatakhaneleri, ibadet odaları, çalışma odaları, yönetici odaları, çamaşırhane odaları ve bir bahçe bile varmış. Bina 1946'da kötü bir yangından kurtulmuş. 1972'den bu yana da terkedilmiş haldeymiş.



Fotoistanbul binayı yeniden hayata döndürmüş. Burada röportajdan kavramsal fotoğrafa; karanlık odadan dijitale; arşivden avangarda 22 sergi bulunuyor. Aynı zamanda iki sinema odası mevcut.




Açıkçası birbirinden çeşitli fotoğraflardan ziyade, eski zamanlara olan ilgimden dolayı bu yetimhanenin atmosferi beni fazlasıyla derinden etkiledi. Özellikle bir yangından kurtulmuş ve terkedilmiş olması ayrı bir merak uyandırıyor. Binanın boğaz manzarası ve arka fondan çalan hoş müzikler -her ne kadar tema ile bağdaştıramasam da- keyifli bir tur atmanızı sağlıyor.






 





Serginin en ilgimi çeken ve beni etkileyen kısmı ise; anneleri ile birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda olan küçük çocukların fotoğraflarının bulunduğu oda idi. Özellikle annelerinin ağzından çıkan sözlerin sergilendiği bu oda, gerçekten insanların ne şartlar altında yaşam sürdüğünü, her şeyin gördüğümüzden ibaret olmadığı bir dünyada yaşadığımızı hatırlattı ve gerçekten "başka hayatlar" için kısa da olsa bir empati yapmamı sağladı. Festival 15 Kasım Pazar günü son buluyor. Yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı ve bu atmosferi bizzat tecrübe etmenizi tavsiye ederim.