22 Ağustos 2015 Cumartesi

Bodrum - 2015

Nasıl anlatsam, nerden başlasam.. Bodrum Bodrum!

Haftayı bitirirken sizlere Bodrum tatilimle ilgili bazı paylaşımlarda bulunmak istedim. Özellikle aranızda haftasonunu orada geçirecekler varsa, sizi kalem/kağıdınızı hazırlayıp yazıyı okumaya davet ediyorum.

Bodrum yılların vazgeçilmezi bir çoğumuz için. Gerek havasıyla, gerek bembeyaz ve begonvillerle sarılı evleriyle, gündüzüyle, gecesiyle bir cennet. Tabii İstanbul'u aratmayan trafiğini yok sayarsak.

Şehir merkezi ne kadar kalabalık, canlı ve birçok alternatifi barındırsa da, diğer beldelerini daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.

Şarkıda söylendiği gibi nerden başlamalı diye düşünürken aklıma Yalıkavak geliyor. Yalıkavak Palmarina son yıllarda öyle büyük ses getirdi ki, yerli-yabancı birçok turistin ilgi odağı haline geldi. İçinde bulunan son derece kaliteli restaurantları, butikleri ve genel atmosferiyle, Yalıkavak'ın gözbebeği.

Büyük bir kitleye hizmet eden Palmarina, Kitchenette, Mezzaluna ve Cookshop gibi klasikleşmiş mekanlara ev sahipliği yaparken; bu sene bir de aralarına Emirgan Teras ve Huqqa'nın katıldığını görüyoruz. Konum olarak oldukça başarılı bir yerde bulunan Huqqa, marinaya farklı bir hava katmış.

Mağazaları gezmekten yorulmuş ve bir kahve molası vermek istiyorsanız Haremlique a la mer doğru adres olacaktır. Tabii butiğini de gezmeden olmaz.

Marinanın sonlarına doğru Nusr-et, Cipriani, Nobu ve Sait gibi birbirinden özel tatlara ev sahipliği yapan restaurantlar yer alıyor. Nobu gündüz havuza girmek için de harika bir alternatif. Denize paralel konumuyla gün batımına şahit olabileceğiniz havuzu kullanmak için önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var.

 
Bir diğer sevdiğim ayrıntı ise marinadaki dondurmacılar. Angelino Gelato ve Pioppo Gelato arasında Pioppo son birkaç senedir favorim. Önündeki bitmeyen sıradan da ne kadar revaçta olduğunu anlayabilirsiniz. Sevenleri için ise güzel haber: İstanbul Tuzla Marina'da da bir şubesi açılmış!

  

Yalıkavak'ta marinadan sonra bu sezon adını en çok duyduklarımız arasına yeni açılan Mufla girdi. Mufla marinanın az ilerisindeki balıkçıların arasına açılmış ve denizin üzerinde harika bir konuma sahip.

Bodrum merkezde ise Liman Köftecisi ilk tavsiyem olacaktır. Her daim dolu olsa da kısa bir bekleme süresinden sonra yer bulunuyor. Tavsiyem ne mi? Tabii ki liman köftesi!

Aynı zamanda Meşhur Sebzeli Döner ve Gayıkçı, et yemek adına bir klasik. Denemeden dönmeyin.

Gece hayatı için birçok alternatif olsa da Fink ve Vittoria yıllardır en profösyönel kulüplerden. Tabii barlar sokağı müdavimleri de oldukça fazla. Eğlence anlayışınıza göre seçim sizin.

Özellikle konaklamak için Bitez'i ayrı severim ve her yönüyle önerebilirim. Sıra sıra restaurant ve plaj kısmıyla çok fazla seçenekle karşılaşıyorsunuz. Orada ise önereceğim çok net iki mekan var: birisi gittiğinizde tanıdık yüzlerle de karşılaşmanız muhtemel Lemon Tree. Diğeri ise Okaliptüs. Lemon Tree işletmesi çok başarılı bir restaurant. Aynı zamanda civardaki diğer restaurantlar gibi plaja sahip. Bu mekanların her birinde plajı kullanmak için aynı zamanda restaurantı kullanmanız gerekiyor. Lemon Tree'nin yemekleri çok başarılı ve ilgili bir işletmecisi var. Yıllardır oraya uğramadan dönmem.


Okaliptüs ise son yıllarda Bitez'deki favorim ve aynı zamanda konakladığımız otel. Okaliptüs için Bitez Yalısı boyunca gözünüze çarpacak belki de tek yer diyebilirim. Rengarenk minderleri, Okaliptüs ağacı altındaki oturma alanları, inanılmaz keyifli hamakları ve müthiş rahat şezlongları ile sahilin en keyiflisi.
















Otel ile ilgili anlatacak birçok şey olsa da şuan uzatmadan yemekleri ve sahilinden bahsetmek istiyorum. A la carte restaurantından mutlaka pideleri denemelisiniz. İstanbul'da bu kadar iyisini yememiş olabilirim.

Sahil kısmında bu sene şöyle bir değişiklik var ki dışarıdan müşteri almıyorlar. Yoğunluk durumuna göre belki değişiklik gösteriyor da olabilir, şansınızı denemekte fayda var.

Alışveriş için Yalıkavak'tan sonra Türkbükü doğru adres olabilir. Sıra sıra dizili butikleri ve standları sizi etkisi altına alacak olan Türkbükü, aynı zamanda çok sevilen restaurantlarıyla da bir başka vazgeçilmez. Bodrum deyince İstanbul'da da her daim favori olan Bodrum ve Casita Mantı'dan tutun Divan Palmira'ya kadar onlarca yer Türkbükü sahili sırasınca ardarda dizili. Benim içinse aralarında en özeli Miam. Türkbükü girişinde Garo's'un hemen karşısında bulunan Miam, barı, yemekleri, müziği ve servisiyle son birkaç senedir en beğendiğim mekan. Fakat yemek yiyecekseniz mutlaka rezervasyon gerekiyor. Gece hayatı için de Sess ve Shipahoy gibi mekanlardan sonra bu sene Nişantaşı'nda bulunan Abdi'nin buraya da şube açtığını gördüm. Ortamı gayet keyifliydi.



Balık sever biriyseniz de bu işi en iyi bilen yerin Gümüşlük Mimoza olduğunu duymuşsunuzdur. Manzarası, sakinliği ve güzel dekorasyonuyla keyifli bir akşamı garantilemek için doğru adres.

Bir de yine Gümüşlük'e giderseniz gün batımını seyretmek için Limon Cafe de listeye eklenmesi gerekenlerden.

 
Bildiğiniz gibi oldukça büyük olan Bodrum'un beach yelpazesi de bir hayli geniş. Fazlaca belde ve koya sahip olduğu için detaylıca araştırıp bilgi edinmekte fayda var. Fakat Yalıkavak'ta bu sezon açılan Sebastian Beach ve Mandarin Oriental'daki JuJu ile yine Yalıkavak'taki X beach adından çokça söz ettiriyor. Aynı zamanda X beach'in içine, geçtiğimiz yılki Bej yerine bu sene Etiler'den bildiğimiz Şamdan açılmış. Gastronomi ve eğlence sektöründe İstanbul'dan bildiğimiz Ulus 29 ise bu yıl Tilkicik Koyu'nda Club 29 adı altında hizmet veriyor.

Umarım Bodrum'u planlarınıza dahil edebileceğiniz bir yaz olur!

Keyifli haftasonları..

13 Ağustos 2015 Perşembe

Çeşme 2015

Güne iki hafta önce kadar gittiğim Çeşme seyahatimden notları sizlerle paylaşarak başlıyorum!

Kendimi bildim bileli yazları bir Ege sevdalısı olarak Didim ve Bodrum'da geçirdim diyebilirim. Fakat bunların yanı sıra Çeşme'nin, özellikle Alaçatı'nın azımsanamayacak kadar büyük bir yeri oldu bende. Tahmin edersiniz ki Alaçatı odak noktamız. Her sokağıyla, her mekanıyla bambaşka bir havası var Alaçatı'nın. Birbirinden renkli ve göz alıcı dizaynlarıyla cafe-restaurantları, birçok yerde bulamayacağınız gerek tasarım gerek ithal ürünleriyle mağaza ve dükkanları ile kısa tutmaya çalışacağım hızlandırılmış bir tura çıkarıyorum sizi.
 
 
 
 
Öncelikle şu sıralar orada olan veya gitme planı olanlara istedikleri restaurantlara ve hatta beachlere bile birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmalarını tavsiye ediyorum. Aksi takdirde kimi zaman bizim gibi akşam yemeğini 23.00 sularında yemek zorunda kalabilirsiniz.

Gittiğiniz zaman dilimine göre değişiklik gösterse de yaz ayları boyunca sokaklar kelimenin tam anlamıyla tıklım tıklım. Yürümekte zorlanırken bir yandan tanıdıklarınızla karşılaşıp kısa sohbetler etmeye çalışıyorsunuz. Mekanlar ise haftasonları çok daha iyi performans gösterirken, yer bulmak da bir o kadar zorlaşıyor.


 
 
Gündüzleri  akın akın gidilen beachlerin bir çoğu Ayayorgi Koyu'nda bulunuyor. Sole&Mare, Paparazzi, KafePi, Babylon ve Marrakech gibi.

Beyaz konseptiyle iç açıcı bir atmosferi olan Sole&Mare, sanıyorum yıllardır buradaki en favori beach ünvanına sahip.

 
Eminim hepsinin ayrı bir güzelliği olsa da, Ovacık Mevkii'nde bulunan ve diğerlerine kıyasla çok daha izole bir koyda bulunan Before Sunset açık ara favorimiz olmayı başardı. Kumsal ve çim alanlarıyla, başarılı yemekleriyle ve Happy Hour atmosferiyle oldukça revaçta olan Before Sunset'e mutlaka önceden yer ayırtmanızı öneriyorum.




Altınkum'a gitme şansınız olursa Fun Beach, Laika ve tabii ki sezonun en in mekanlarından Fly-Inn'de denize girmeden dönmeyin. Fly-Inn denizin ortasındaki salıncağı ve deniz kıyısında bulunan sandalyeleriyle de sosyal medyada adından sıkça söz ettirdi zaten.



Yemek kısmına gelirsek; yıllardan beri klasikleşmiş Tuval'de bana kalırsa mutlaka oturmalısınız. Yemekleri oldukça lezzetli. Servisinde bir sıkıntı yaşamadık fakat en kalabalık sokaklardan birinde yer aldığını hatırlatırım. Yine de sokağın nabzını tutmak için oldukça ideal bir konumda.


Pizza için Kırmızı Ardıç Kuşu, Ege mutfağı için Kabak Çiçeği, özellikle balkabaklı tatlısı için Asma Yaprağı, sakız tatlısı diyince İmren Pastanesi ve vişne sükse spesiyaliyle Reyhan Pastanesi, keyifli bir kahve durağı arıyorsanız da Köşe ve Orta Kahve aklınızda bulunsun.



 
Yemek demişken Karaköy'ün en iyilerinden Bej'i, Yalıkavak şubesinin kapanmasından sonra Fly-Inn'de görüyoruz. Bej farkını Çeşme'de de hissetmek ve lezzetli yemeklerini tatmak ayrı bir keyifti. 
 
 
 
Tabii Hacımemiş'e uğramadan olmaz. Kapari Bahçe ve hemen karşısındaki Adı Memish Lounge benim en sevdiklerim arasına girdi. Yemekler ve servis oldukça başarılıydı. Hala Adı Memish'in Concord pastasını aklımdan çıkarabilmiş değilim!

Gece hayatı da Çeşme'nin vazgeçilmez bir unsuru. Gündüz beach hizmeti sunan bütün mekanlar akşam birer gece kulübüne dönüştüğü için seçmekte biraz zorlanabilirsiniz. Onlar arasında ise tavsiyem, özellikle haftasonu rezervasyon yaptırmayı unutmayıp Marrakech'e gitmeniz.

 

Ayayorgi haricinde Alaçatı Port'ta bulunan kulüpler veya restaurantlar da bu konuda oldukça iddialı. Hatta Ayayorgi'deki eğlence bitmiş ve siz hala devam etmek istiyorsanız Alaçatı Port'taki Otto sizi güneşi doğurmaya davet ediyor.

Sanatsever bir yer olan Alaçatı'nın sokakları birçok galeriye ve sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Görmüş olduğunuz Galeri Kirli Çıkı'da yaklaşık iki hafta önce gittiğimizde Kedi sergisi yer alıyordu.








Kemalpaşa caddesine alternatif olarak, antikacılarıyla ünlü olan Hacımemiş'i, vintage sever biriyseniz mutlaka gezmelisiniz. Akşam saatlerinde bu pek mümkün olmayacağından gündüz gözüyle görmenizi öneririm.





 







Ünlü isimleri dinlemek isterseniz Çeşme Marina iyi bir fikir olabilir. Hayal Kahvesi bu konuda oldukça başarılı. Aynı zamanda Tuval ve Ferdi Baba gibi klasikleşmiş restaurantların burada da birer şubesi mevcut.


Bir diğer şey ise Alaçatı'nın birbirinden kaliteli butiklere ev sahipliği yapması. Bazen ve Burcu Tandoğan en çok aklımda kalanlar diyebilirim. Aşağıda görmüş olduğunuz ise Burcu Tandoğan'ın birçok yerli ve yabancı markalardan derleme ürünlere sahip mağazası. Gerçekten her biri ayrı keyifli ürünlerdi. İçerisinde Ban.do ve Reis Kuyumculuk'tan, Liff ürünlerine kadar çeşitli markaların ürünleri yer alıyor.






Kapanışı Kumrucu Erol'dan bir fotoğraf ile yapıyorum. Söylememe gerek var mı  bilmiyorum ama bu klasiği daha önce denemediyseniz mutlaka deneyin.

 
Bir de unutmadan benim gibi damla sakızı sever biriyseniz civardaki birçok yer damla sakızı macunu satıyor. Benim aldığım ürünlerin hepsi İmren Han pastanesinin kendi ürünleri ve oldukça lezzetli. İki çeşidini de farklı yerlerden aldığım damla sakızlı kurabiyeler ise o kadar lezzetli ki hiç bitmesin istedim. Onları da Ilıca'da ismini hatırlamadığım iki ayrı pastaneden aldım. Ilıca sakinlerine sorarsanız onlar eminim sizi yönlendirecektir.
 
 
Çeşme gerçekten her yönüyle büyük bir kitleye hitap ediyor. Mutlaka bir köşesinde kendinizde bir şeyler bulacağınız, capcanlı ve bir o kadar ihtişamlı sokaklarında kendinizi kaybetmeniz dileğiyle!
  
İyi tatiller :)